30 Mayıs 2015 Cumartesi

İlk Yayınımız...

Hello World

İnternetin kelebekleri olan bloglar, bir günlük hevesle açılır ve aynı hevesle kapatılır. Yaşam döngüleri kısa da olsa, Andy Warhol’un herkes 15 dakikalığına meşhur olacak lafından tutup, herkesin 3 tık ötede olmasının demokratik yapısı üzerinden düşünüldüğünde küçük yaşamları çok anlamlı aslında. Böyle bir hevesle kurmuştum bu bloğu; çok farklı koşullar altında, bugünkünden çok farklı bir benlikle.

Ancak garip bir şey oldu; bloğum tekrar canlandı. Kendi üç günlük kaderine meydan okumak isteyen bloğum, artık  yepyeni bir ben ve yepyeni konular konuşmak üzere bir daha yayına giriyor. Ama değişmeyen bir şey var:  derin sanat sevgim. Ama sanatı sadece sevmiyorum, aynı zamanda sanata saygı da duyuyorum; bu yüzden toplumsal ve politik konuların sanatla ve sanatı değiştirebileceğine inanıyoruz. Gezi Parkı’nın ikinci yıl dönümüyle bloğun yeni açılışını kutlamanın anlamı da bu olsa gerek; mezi Direnişi’nden sonra sanatı, toplumu, politikayı, Öteki’yi anlayışımız değişmedi mi? Böyle bir konudan bahsetmemek sadece Gezi Parkı’na değil, sanata ve toplumsal ifadeye de bir hakarettir. Sanat bloğu olmamız bunu değiştirmez, değiştiremez.

Gezi Parkı'nı anan bu kısa girişimle beraber bloğum Notable Arts’a hoş geldiniz. Hayattaki güzel şeylerin kelebeklerden daha uzun ömürlü olması dileğiyle…